Umutun en dibe vurduğu anda hayatın kulağa güzel fısıldaması olur mu? Bir şarkı çalınır, tanıdık bir şarkı. Adını hatırlayamazsın, kim söylemiş bilemezsin. Sarı ampul ve boş ahşap sandalye. Ve şarkının bir kısmını söyleyip, diğer kısmının en can alıcı noktasında susan birinin hikâyesi. Hayrete düşürecek bir rastlantı, bir tesadüf olabilir mi? İkisinde de aynı yitiriş, aynı kayıp.
Unutmak ve unutulmaktan korkanların en güzel hilesi hikâyeleri olan hediyeler mi? Yazdığı kitaplarda empati duygusunun bir hastalık olduğuna ve bunun bir şans olduğuna, sorunun içeride olduğuna, ölümün gökkuşağı gibi birden fazla renginin var olduğuna inanan, kurulmamış cümlelerle aşkın yüzeysel halinden uzak kalan Caner Yaman; okuyucuyu rastlantılar ve geçmişten gelen bir şarkı ile etki altına alıyor. Hüznün ilmek ilmek işlendiği hikaye, hiç beklenmedik anda gelen bir telefon araması ile değişiyor. Bir ses tonu her şeyi ele veriyor. Okuyucu her satırda daha çok umutlanmaya başlıyor, kuramadığı cümleleri güçlü bir şekilde hissediyor.
Kitapta dikkatimi çeken ve bence önemli olan nokta; bir kitaba nasıl başladığın, kitabın kapağını nasıl açıp nasıl kapattığındır. Hatırlanmak için insanlara hediye vermek, küçük objelere küçük ama derin anlamlar katıp dünden bugüne köprü kurmak… Benim için kitaptaki en göz alıcı hileydi.
Caner Yaman’ın “Unutamadım“ı, ölümü beklerken bile aşkından vazgeçmemiş olanların romanı… Öyle masum ki; tek bir satırında bile acısına ortak etmeyi haksızlık olarak gören, aşkı için kendinden vazgeçenlerin feryadını bir günlükte saklayan türden. Acıları duyumsayan, acıları yoklayan, geçmişi hatırlatan melodi gibi iç burkan duyguları insanın kendi ıstırabına bırakan; acıları iliklerine kadar hissedenlerin ve bilmemenin en ağır bir yük olduğunun romanı. Aşk biraz da grinin üstünü maviye boyama meselesi gibi galiba…
Peki ayrılık, yollar ayrıldığında da kalp atışlarını içinde hissettiğin insandan seni ayırabilir mi? Hayır diyenleri duyabiliyorum. Nerden bakarsanız bakın gidilen yolda istikametler değişir, hisler kalır. Muhakkak bir gün hisler tertemiz aşka ulaşır. Dedim ya benim için bir kitabı nasıl başlayıp, nasıl bitirdiğimiz önemlidir. Barış Manço’nun “Unutamadım” şarkısı ile sayfalar bir bir kapanır.
***
Dün yine yapayalnız dolaştım yollarda,
Yağmurlarda ıslanan bomboş sokaklarda.
Gözlerimde yaş, kalbimde sızı, unutmadım seni,
Unutmadım, unutamadım, ne olur anla beni…