single-image

TÜRKÇE EĞİTİMİ NASIL OLMALIDIR?

İçinde bulunduğumuz çağda dil öğretiminde ve eğitiminde yeni değişimler gözlenmektedir. Bu nedenle Türkçenin doğru yazılıp konuşulması, Türkçe eğitiminin bilimsel yöntemlerle yapılmasına bağlıdır ve var olan Türkçe eğitim programları, çağdaş program anlayışına göre geliştirilmelidir. Maalesef birçok eğitimci, şartların da getirmiş olduğu zorunlulukla, alışılmış ve kalıplaşmış ezber yöntemlerini kullanmakta, sınav sistemlerine yönelik ezberci bir eğitim yapmaktadır. Bu şekilde eğitim alan bir öğrenci yorum ve sorgulama yeteneğinden uzak bir birey haline gelmektedir. Okuduğunu anlamanın sadece Türkçe dersi için geçerli olmayıp diğer derslerin içeriğini de kapsadığını düşünürsek üzerimize yüklenen sorumluluk sandığımızdan daha mühimdir. Özellikle yazı dersini önemsiz gören, öğrencilere sırf onlar not tutmak istemiyor diye hazır metinler öneren, şiir yazdırmayan, defter tutturmayan fakat uzun uzun her metni incelemeye kalkan, sonra da zaman azlığından şikâyet eden eğitimcilerin, geleneksel yöntemleri bir an önce bırakması gerekmektedir. Yazı yazmaktan sakınan nesiller, sonrasında en basitinden kendisini iş görüşmelerinde yazılı olarak ifade etmeleri istendiğinde, iki cümleyi bir araya getiremeyen ve anlaşılmaz bir yazı diliyle yazan kişilere dönüşmektedirler. Bu da takdir edersiniz ki işveren için olumsuz bir durumdur.

Yanlış olan diğer bir husus ise, Türkçe öğretmenlerinin kendi seçmiş oldukları kitapları öğrencilerine okumalarını şart koşması, bu kitabın özetini çıkarmalarını istemesi ve kitap yazılısı yapmasıdır. Bu tutum öğrenciyi kitap okumaktan soğutmakta ve internet sitelerinde bulunan özetleri kitap okumaya tercih etmelerine sebep olmaktadır. Bu durum hem okumanın hem de yorum yeteneğinin farkında olmadan bizzat öğretmen tarafından sekteye uğratılmasına neden olmaktadır.

TÜRKÇE ÖĞRETMENLERİNE BAZI ÖNERİLER:

– Türkçe dersinin bir bilgi dersi değil, beceri dersi olduğu unutulmamalıdır. Bu nedenle öğrencilerin yeteneklerini ortaya çıkaracak bir ders ortamının oluşturulması gerekmektedir.

-Kompozisyon yazmak not alma aracı olmaktan çıkarılıp öğrencinin severek yaptığı ve iç dünyasını yansıttığı bir etkinlik haline dönüştürülmelidir.

-Öğrenciler kendi aralarında kitap alış verişi yapma hususunda özendirilmeli ve okul kitaplığı zenginleştirilmelidir. Kitap okuma alışkanlığı olan bir öğrencinin okuma, yazma ve konuşma yönünden hızla geliştiğini görmemiz tesadüf değildir.

– Ders kitaplarına olan bağımlılık bir kenara bırakılmalıdır. Ders kitaplarındaki sorular, açıklamalar bizim temel noktamız olamaz. Kendimize ait sorularımız, anlatımlarımız, örneklerimiz olmalıdır.

-Öğrencilere not alma, not tutma, özetleme, kitap tanıtma gibi temel araştırma ve bilgi edinme konularında özellikle “Güzel Konuşma ve Yazma” derslerinde uygulamalı eğitim yapılmalıdır.

Yorum Bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Diğer Yazılar

Zetyazilim Zetyazılım Tarafından Hazırlanmıştır.