single-image

SINAV ZEHİRLENMESİ

Çoğumuz okula giden çocuklarımız için işin sadece öğretim boyutunu düşünür, onun başarılı olmasının kıstasını da lise ve üniversite sınavlarında gösterdiği performans ile değerlendirmeye çalışırız. Çocuğun kişiliğinin, karakterinin şekillendiği, insanî değerlerin temelinin atıldığı bu kritik dönemde tek düşüncemiz budur. Hâlbuki bir kimseye “başarılı” diyebilmek için onun hayatının tamamına bakmak gerektiği aklımızın ucundan bile geçmez. Bir kişinin ömrünün, ortalama, 75-80 sene olduğunu varsayarsak bu sürenin hayatın tamamında çok küçük bir zaman dilimine karşılık geldiğini görürüz.

Bir futbol takımına “şampiyon” diyebilmek için takımın final maçını oynaması, bir sinema filminin “Oscar Ödülü” alabilmesi için filmin sonuna kadar çekilmesi, bir romanın “Best Seller” olması için sonuna kadar yazılmış olması lazım değil mi? Yarım kalmış hangi işe “başarılı” denilebilir?

Asıl yolculuk, okul hayatı bitip de hayat okuluna adım atıldığında başlıyor. İçinde yaşadığımız sosyal çevrede kişiliğimizi kıymetli kılan, insanî ilişkilerimizin sağlıklı ve olumlu yönde devamını sağlayacak değerlere ihtiyaç olacak. Hava ve su gibi elzem olan şefkat, tevazu, merhamet, cömertlik, güler yüz, kanaatkâr ve sabırlı olma, yardımseverlik, bağışlama ve burada tamamını sayamayacağımız onlarca insani değerler… Üstelik her ihtiyaç duyduğumuzda marketten rahatça alınabilecek şeyler de değil bunlar.

Bir insanın ömrünün sonbaharında hasat edebilecek şeylerinin olması ne kadar güzel olur değil mi? Tabii zamanında ekilmiş olmak kaydıyla. Tersini düşünürsek, onca eşi, dostu, çocuk ve torunu varken zenginlikte fakirliği, kalabalıkta yalnızlığı yaşamak, yaşlılar yurdunda bir başına o mutlak sonu beklemek ihtimali de var.

Eğitim ve öğretimi hedefe ulaşmak için iki kanat gibi düşünürsek; çocuklarımızı sadece öğretime odaklı olarak değerlendirme yoluna gittiğimiz sürece, bu kanadın bir tanesi kartal kanadı gibi gelişip güçlenecek, diğeri sinek kanadı gibi güdük kalacaktır. En yalın örnekle; iyi öğretim görmüş iki bilgisayar mühendisinden iyi öğretimin yanı sıra iyi eğitim de almış olanı insanlığa faydalı program yazarken diğeri ihtimaldir ki bu bilgisini “Başkalarının banka hesaplarını nasıl boşaltırım?” şeklinde kullanacaktır. 2. dünya savaşında Nazilerin kaliteli öğretim almış mühendislerinin inşa ettiği gaz odalarını, uzman doktorların zehirlediği çocukları, işini çok iyi yapan hemşirelerin vurduğu iğnelerle ölen bebekleri hatırlayın. Bunların hepsi mesleklerinin zirvesinde idi.

Benzerini 15 Temmuz’da yaşamadık mı? Vatana ihanet etmiş olanların tamamı iyi öğretim görmüş kimseler değil miydi? Ancak en büyük eksiklikleri “iyi insan” değildiler.

Hazret-i Mevlânâ durumu bir cümleyle özetlemiş: “Nice insanlar gördüm üzerinde elbise yok; nice elbiseler gördüm içinde insan yok!”

Yorum Bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Diğer Yazılar

Zetyazilim Zetyazılım Tarafından Hazırlanmıştır.