single-image

SEVGİ NEYDİ?

Dersim boştu ve nöbetim de bitmişti. Şu durumda vazgeçilmez rotam çay ocağına doğru yola koyulmuştum. Çayımı alıp, hafta sonu ödevlerini fotokopiye vermem gerekiyordu. Koridorda tek tük kalan ve teneffüsün bittiğini bir türlü kabullenmek istemeyen yavrulara “Çocuklar teneffüs bitti, bir sonraki teneffüste görüşmek üzere. Sizi sınıflarınıza alalım.” dedim gülerek ve onlar da biraz mahcup biraz da çaresiz bakışlarla sınıflarındaki yerlerine geçtiler. O sırada çok sevdiğim ve kendisinden çok şey öğrendiğim müdür yardımcım Hakan Hoca’m beni bir velimiz ve bir öğrencimiz ile tanıştırmak istediğini söyledi. Hemen odasına gittim. Koltukta bir baba ile boncuk gibi gözlerle etrafı süzen, belli ki tanımaya çalışan bir kız çocuğu oturuyordu. Hakan Hoca’m kızımızın yeni öğrencimiz olduğunu söyledi ve İngilizce konusunda biraz kaygıları olduğundan bahsetti. Çok kıymetli velim de biraz durumu anlattı, öğrencimizin geçmiş yıllarda İngilizce ders saatleri şu anki kadar yoğun olmadığı için bizlerin yardımını beklediğini paylaştı. Görüşme boyunca gözlerim hep koltukta oturan, bizi dinleyen, ara sıra boncuk gözleri ile bana kaçamak bakışlar atan kız çocuğundaydı. Kaygısını anlayabiliyor, hemen elinden tutup yolculuğumuza başlamak ve onun kaygısını mutluluğa çevirmek istiyordum. İçim ancak o zaman rahatlayacaktı. Odadan çıkarken velimize ve müdür yardımcımıza konu hakkında önceden bana bilgi aktardıkları için teşekkür ettim. Merve’me de gülerek el salladım ve derste görüşeceğimizi söyledim. Gülüşünde biraz endişe çokça umut vardı. Bu bana, daha o andan itibaren bile şahane hissettirdi.

Çayımı alıp, ödevlerimi fotokopi yapıp, nöbetime doğru yol aldım. Zil çalınca yine çocuklar sınıflardan çıkmaya başladı. Çocukların teneffüse çıkarken genelde ilk etapta hepsinin aynı yöne, hep birlikte ve sanki önlerinde ya da yolun sonunda bir hedef varmışçasına koşmaları ve sonra küçük gruplara ayrılmaları ya da bireyselliği seçmeleri bana hep çok ilginç ve eğlenceli gelirdi. Hayatta da böyle değil miydi sahi? Önce topluluklar halinde bir hedefe ilerlemek sonra da özel hedefler doğrultusunda kendi yolunu kurmak, küçük öbekler oluşturmak veya bireysel olarak bir amaç doğrultusunda yol almak… Çocuklar muhteşemdi. Çocuklar tüm varlıklarıyla hayatın ta kendisiydi.

Tam ben bu düşünceler ile gülümserken, Hakan Hoca’m beni gördü ve öncelikle görüşme için teşekkür etti. Yeni öğrencimiz için ekstra bir planlama yaparsam daha hızlı yol alabileceğimizi, önce öğrencinin güvenini kazanmamız gerektiğini, alışma sürecini göz önünde bulundurmamızın önemli olduğunu söyledi ve bu konuda bana olan güveninden bahsetti. Bu benim için çok değerli bir paylaşımdı. Önce güven gelmeliydi, evet. Bu olduktan sonra akademik gelişimin gerçekleşmesi zaten ulaşılabilir bir hedefti. Hiçbir dikkate değer öğrenme, dikkate değer bir yakınlık olmadan oluşamazdı ve bütün öğrenme ilişkileri anlamaktı.

Sınıfa girdim, çocukları selamladım ve günlük rutinimizi gerçekleştirdikten sonra kitaplarımızı açtık. Merve’min yüzü bugün gibi aklımda. Sarı saçları özenli bir şekilde balıksırtı örülmüş, mavi gözlerinden biraz ürkek, biraz yağmur yüklü bulutlar geçiyordu. O an her şeyi bırakıp o yağmur yağmadan bulutları dağıtmak, o mavi gökyüzünde güneşi görmek istiyordum. Bu hemen mümkün olsa, bu hemen olsa ah!

İlk başlarda bu endişeyi hisseden ve yaşayan güzel kızımla, yol almaya başlıyoruz. Artık o minik parmağı havaya kalkıyor ve cevapları verip de benden güzel şeyler duyunca bulutların ardından güneş kendini gösteriyor ve ısıtıyor etrafı. Biliyorum olacak, biliyorum o güneş açacak.

Teneffüslerde yanıma geliyor, ödevini gösteriyor, takıldığı yerleri soruyor, öğreniyor, merak ediyor ve beni dinlerken çok hevesli. Bu zamanlarda mutluluktan uçuyorum. Zümre arkadaşlarıma anlatıyorum bu deneyimi, Hakan Hoca’ma bilgi veriyorum. Hepimiz umut doluyoruz, mutlu oluyoruz. Herkes aynı takımda ve birlikte hareket ediyor. Bunu hissetmek nefis!

Merve sınıfı çoktan yakaladı, büyük bir azimle benimle İngilizce konuşuyor. Hatta ekstra bir şeyler öğrenmiş onları bile kullanıyor. Kocaman gözler ve kocaman gülümseme ile mutluluğumu dile getiriyorum ve onun muhteşem bir çocuk olduğunu söylüyorum. Ailesi de bana zaman zaman ulaşıyor ve Merve’nin İngilizceyi çok sevdiğini, ilk önce İngilizce ödevlerini yaptığını söylüyor. Daha büyük bir mutluluk var mı? Sanmıyorum. Çünkü olay sadece İngilizce değil, olay İngilizce değil… Merve’nin sevgisi, güveni ve muhteşem çabası…

Aradan iki sene geçiyor, Merve İngilizce paragraflar yazıyor, uzun uzun konuşuyor, sınavlarda soru kaçırmıyor. Hepsinden önemlisi mavi gözlerindeki güneş gibi parlak sarı ve örgülü saçlarındaki toka gibi şeker pembe renk hayat artık. Merve’ye sarı papatyam diye sesleniyorum, hala da öyle.

Sarı papatyam koridorda minicik elleri ile elimi tutuyor ve bana ileride İngilizce öğretmeni olmak istediğini söylüyor. Daha bitmedi, bunu söylüyor ama benim üniversitemi kazanacağını ve benim öğretmenlerimden, benim geçtiğim sıralardan geçmek istediğini de söylüyor. Masmavi gözler heyecanlı, coşkulu ve yaz güneşi çok sıcak.

Merve ortaokulu bitiriyor, ara sıra haberleşiyoruz ve konuşuyoruz. Beni hiç unutmuyor, ben de onu…

***

Yıllar geçiyor. Yazın kavurduğu bir gün Antalya sahilinde denize doğru iniyorum. Güneş tepemde, deniz alabildiğine mavi, kıpırtısız ve huzurlu.

Telefonum çalıyor müzik dinlerken. Karşımdaki ses kıpır kıpır, neşeli ve müjdeyle dolu. Sarı papatyam, üniversite sınav sonucunun geldiğini söylüyor ve şimdi bulutlar benim gözlerime yerleşiyor. Sesim titreyerek çok tebrik ediyor, birden o yıllara dönüveriyorum. Merve devam ediyor: “Öğretmenim, hatırlıyor musunuz size bir söz vermiştim küçükken?” Bir an duruyorum, sanırım yağmurun yağması an meselesi. Merve devam ediyor heyecanla “Öğretmenim, ben İstanbul Üniversitesi İngilizce Öğretmenliği Bölümü’nü kazandım. Sizin okulunuza gidip, sizin oturduğunuz sıralara oturup, sizin öğretmenlerinizi dinleyip, İngilizce öğretmeni olacağım.” diyor. 

O an, işte tam o an bulutlar yağmura dönüvermiş gözlerimde, tepemde yakıcı güneş ve mutluluk gözyaşları süzülüyor damla damla yanaklarımdan kalbime.

Merve’yi tebrik ediyorum. ‘‘Biliyordum sarı papatyam, biliyordum. İyi ki senin öğretmenin oldum ve bu şansı bana verdin.’’ diyorum minnetle ve milyonlarca şahane duygularla. Birbirimizi çok sevdiğimizi söyleyip telefonu mutlulukla kapatıyoruz. Mesajlarıma bakıyorum, müjdenin mesajı da duruyor orada. Satırları sanki bu haberi hiç duymamışcasına okuyorum yeniden, okumayı yeni öğrenen bir çocuk heyecanıyla.

Sahile inerken hayalimde bir yol ayrımı ve hafızalarımıza kazınan bir Yeşilçam filminin son sahnesi. Yol ayrımındaki küçücük, güzel çocuk önce endişeli ve çekingen. Sonra bana koşuyor kararlı gözlerle. Söyleyebileceğim tüm güzel sözler çoktan söylenmiş. 

Sevgi neydi? Sevgi emekti.

NOT: Hikayede bahsedilen öğrenciden gerekli izinler alınarak paylaşım yapılmıştır.

14 Yorumlar
  1. Dilek Kesentaş 3 yıl ago
    Reply

    Siz her zaman öğrencilerinize ve biz öğretmenlere ışık oldunuz, olmaya da devam edeceksiniz. Saygı ve sevgiyle…

    • Rukiye Şahin 3 yıl ago
      Reply

      Nasıl teşekkür etsem az. Tüm kalbimle ve sizlerden öğrendiğim tüm güzelliklerle teşekkür ederim. Çok değerlisiniz çok.

  2. dogan 3 yıl ago
    Reply

    harika bi yazi olmuş

    • Rukiye Şahin 3 yıl ago
      Reply

      Çok teşekkür ederim. Çok değerlisiniz.

  3. Sena 3 yıl ago
    Reply

    Sizin gibi degerli bir ögretmenin hayatimizin kiyisindan gectigi icin cok sansliyiz…Umarim bir gun rüveyda da sizi sevincini paylasmak icin arayacaktir saygilar…

    • Rukiye Şahin 3 yıl ago
      Reply

      O benim canım Rüvü’m. Çok teşekkür ederim. Sizler de ailesiniz benim için. Yavrularımızın güzelliklerini görelim hep birlikte inşallah.

  4. Yasko 3 yıl ago
    Reply

    Her satırı gözlerim dolu dolu okudum mütiş bir yazı olmuş

    • Rukiye Şahin 3 yıl ago
      Reply

      Çok teşekkür ederim. Çok mutlu oldum.

  5. SEVİL🌺 3 yıl ago
    Reply

    👌🏼👌🏼Muhteşem Kaleminize yüreğinize teşekkürler çok değerlimiz 👏🏻👏🏻

    • Rukiye Şahin 3 yıl ago
      Reply

      Çok değerlisiniz Sevil Hanım. Çok teşekkür ederim. En derin sevgilerimle.

  6. Nurcan çam 3 yıl ago
    Reply

    Enerjinizle , öğretme aşkınızla kim bilir böyle kaç çocuğumuza harika dokunuşlarınız olmuştur. Şanslı çocuklar💐 sizi tanıdığımız içinde bizler de ayrıca şanslıyız 🎈🎈🎈

    • Rukiye Şahin 3 yıl ago
      Reply

      Çok değerli Nurcan Hocam. Bu sıcacık satırlarınız beni çok mutlu etti ve duygulandırdı. Sizlerden çok şey öğrendim ve öğreniyorum hala. Çok teşekkür ederim. Sevgiyle..

  7. Hakan Kocaman 3 yıl ago
    Reply

    Rukiye Hocam…:)))
    Öğretmen kitap olsaydı.
    Öğrenciler ilk seni okurlardı.
    Sevgiler Saygılar…

    • Rukiye Şahin 3 yıl ago
      Reply

      Çok değerli Hakan Hocam. Bu bizim hikayemiz. Sizden çok ama çok şey öğrendim. Hep yol gösterdiniz, güvendiniz ve desteklediniz. Çok teşekkür ederim her satırınız için. En derin saygı ve sevgilerimle..

Yorum Bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Diğer Yazılar

Zetyazilim Zetyazılım Tarafından Hazırlanmıştır.