single-image

OKUMAK SABIR İSTER

‘‘Gençler neden okumuyor?’’ sorusunu sormadan önce durumu ve zamanı anlamak gerekiyor. Bir kişinin çocukluğunu çizgi film kanalları arasında geçirmesi sebeplerden biri fakat tek sebep bu değil. Çizgi filmler, sosyal medya, birbirinden renkli bilgisayar oyunları vb. Saydığımız bütün bu mecraların ortak bir özelliği var: “Hız” Evet, hemen hepsi çok hızlı ürünler; ekran değişimleri art arda insanın sıkılmasına mahal vermeyecek şekilde gerçekleşiyor. Bu hıza alışan bizler telefonumuzun bir-iki saniyelik donmasına bile sabredemiyoruz. Hemen dertlenip yenisini almanın yollarına bakıyoruz. Peki ya bu hızlı hayata alışmış olan bizler bir sayfanın karşısında dakikalarca sabırla nasıl bekleyebiliriz? Oradaki bilgileri yavaş yavaş zihnimize nasıl nakşedebiliriz?

Lise çağına kadar çocukların daha fazla kitap okuduğunu söyleyebiliriz. Büyüdükçe çocuklar daha az kitap okuyorlar. 5, 6, 7 ve 8. sınıfları incelediğimizde öğrencilerin bir yılda okudukları kitap sayılarının düzenli olarak azaldığını görüyoruz.

Okumak ve bu eylemin neden az yapıldığına ilişkin sayısız araştırma ve yazı var. Bunlardan biri gençler arasında okumanın havalı kabul edilmediği hatta çok okuyanların toplumdan soyutlanabildiğini ileri sürüyor. Başka bir araştırma gençlerin lise ve üniversiteye giriş sınavlarına çalışmak zorunda oldukları için okumaktan uzaklaştıklarını gözler önüne seriyor.

Peki ya ne yapmalı? Biliyoruz ki çocuklarımız, bizim söylediklerimizden ziyade yaptıklarımızı yeri ve zamanı gelince uyguluyorlar. Ünlü sosyal medya sitelerini adımlarken çocuğumuza ‘‘Hadi kitabını oku.’’ veya ‘‘Şu kitabı bitir.’’ söylemlerinin hiçbir işe yaramadığını çok kere test ettik. Çocuklarımıza okumanın entelektüel -günümüz dilinde havalı- olduğunu ve bu okumaların derslere de ayrıca fayda sağlayacağını hissettirmeliyiz. Yapılan önemli yanlışlardan biri de öğretmenlerin ve anne babaların belli kitapları zorunlu olarak okutturmasıdır. Bir kitabı “zorunlu” ifadesi ile birleştirince işin rengi değişiyor. Artık öğrenciler için kitap okumak iş, görev olmaktan ileri gidemiyor ve kitapla gönül bağı kurulamıyor. Doğru yöntem ise çocukların okuyacakları kitapları, kitapçıda kendilerinin seçmeleridir. Ama bunu yaparken hem alınan kitap sayısı fazla olmamalı hem de zararlı olabilecek kitaplar ailenin doğru yönlendirmeleri ile elenmelidir. Tek seferde alınan kitap sayısı fazla olmamalı, diyoruz. Çünkü alınan bir koli kitap altında ezilip okumak ertelenebiliyor. Kitap alımında aile yönlendirmesi önemlidir, diyoruz. Çünkü çok satanlar ibaresine ve renkli kapaklara aldanan çocuklarımız abur cubur kitaplarla baş başa kalabiliyor. Bilgileri çeşitli cihazlardan seyrederek edinmek sel suyunun ovaları bir anda doldurup ayrılmasına benziyor. Pek bir faydası olmadan gelip gidiyor. Okumak ise kar suyunun toprağa sindire sindire, yavaş yavaş nüfuz etmesine benziyor. Topraktan yaratılmış bizlerin kitaplarla ortak yanımız bu olsa gerek.

Yorum Bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Diğer Yazılar

Zetyazilim Zetyazılım Tarafından Hazırlanmıştır.