single-image

NASIL KÖLE EBEVEYN OLUNUR?

İnternette seyretmeye değer ilginç bir video: Evin salonunda iki yaşlarında bir çocuk bağıra çağıra ağlıyor, kendini yerden yere vuruyor ve yan gözle de kanepedeki annesini süzüyor. Belli ki yapılmasını istediği bir şey var; fakat anne hiç oralı değil. Anne bunalmış olacak ki, kalkıp başka bir odaya geçiyor. Çocuğun ağlama sesi önce azalıyor ve bir süre sonra tamamen kesiliyor. İlgiyi üzerinde toplayacak kimse olmadığı için enerjisini tasarruflu kullanmak istediği açıkça belli. Sonra, sıra ile odaları dolaşmaya başlıyor. Belli ki anneyi arıyor. Girdiği bir odada karaltı fark edince hemen kendini yere atıp yaygarayı basıyor. Biraz sonra o karaltının evin kedisi olduğunu görünce de gülmeye başlıyor.

İnanılmaz gibi ama çocuklar, çoğu zaman ebeveyne yaptırmak istedikleri şeyler için bu numarayı sıklıkla kullanırlar. Pek çok anne baba da maalesef çocuğun zekice kurmuş olduğu bu tuzağa düşer. Dışarıdan bakan bir gözle bu tür durumlara ilgisiz kalınması “Yazık değil mi parmak kadar çocuğa, ağlamaktan perişan olacak yavrucak!” düşüncesi ile merhametsizlik, acımasızlık gibi algılanabilir. Bu sahne, duruma müdahale edecek pek çok kimsenin bulunduğu alışveriş merkezi benzeri kalabalık yerlerde sıklıkla görülür. Ancak söz konusu çocuğun geleceği olduğu için “İlaç acı ama şifası tatlı.” gerçeği ile hareket etmek ve her bireyin sınırlarının olduğunu öğretmek, işin doğru olan yönüdür.

Bir kısım anne baba da -ki bunlar genelde çalışan ebeveyndir- çocukları ile yeterince ilgilenmeye vakit bulamazlar ve bundan dolayı suçluluk psikolojisi yaşarlar. Bu suçluluk psikolojisinin gereği olarak da ortalamanın epeyi üzerinde bir tolerans göstererek çocuğun olur olmaz her isteğine boyun eğme yoluna giderler. Öyle ya da böyle hiçbir zaman “hayır” cevabı duymamış çocuk, ileriki yaşlarında, isteği hemen yerine getirileceğinden çok emin olarak sınırsız istekte bulunma eğilimi gösterebilir. “Hayır” cevabı ile ilk karşılaştığında da öfke nöbetleri geçirerek çılgına dönebilir. Evin küçük prensi ya da prensesi olarak hemen her isteğine anında cevap verilen, terlemesin, üşütmesin diye bir elinde havlu, diğer elinde çorba kaşığı ile arkasında dolaşılan ve olmadık tavizler verilen ilgi odağındaki çocuk, böyle bir saltanatın ve eğlencenin bitmesini asla istemez. Ancak, zamanla okula başlayan ve sosyal hayatın içine giren bu çocukların geri vitesi olmadığı için yaşamlarını yönlendirme konusunda manevra yeteneğinden mahrum kalırlar ve kendilerini ciddi sorun yumakları içinde bulurlar.

Doyumsuz yetişen bu tür çocuklar, “hayır” sözcüğünün anlamı nedir bilmez, sıkıntıya gelemez, sorumluluk alamaz. Teşekkür etmek, rica etmek, sırasını beklemek, hazzı ertelemek ve sabretmek onun için bir hayli yabancı kavramlardır. Genellikle ben merkezli ve tahammülsüzdür. Yeri geldiği zaman fedakârlık gösteremediği ve hemen her şeyi karşı taraftan beklediği için sağlıklı bir iletişim ve ilişki kurması çok zordur. Başta ebeveyni olmak üzere herkesle sorun yaşar. Dünyanın merkezinin kendi olduğu varsayımıyla herkesten özel ilgi ve saygı bekler. Bunu göremediğinde de depresif ve mutsuz olur. Böyle bireylerin aile, iş ve sosyal yaşamında sürekli sert iniş ve çıkışlar kaçınılmazdır.

Bütün bunları yaşamamak için çocuğa sadece olması gerektiği gibi, yaşına ve gelişimine uygun olarak doğal davranmak yeterlidir. Ne bir eksik ne bir fazla…

Aksi takdirde ilerleyen zamanda hayatının sonbaharında biraz rahat etmek varken sürekli onun peşinde dolanan, sorunları ile uğraşan, ancak bunca emeğine karşılık bir türlü hak ettiği saygıyı göremeyen, bazen azarlanan, çoğunlukla da onun için üzülen ve psikolojik olarak yıpranan bir ebeveyn profili yaşanılması kaçınılmaz olacaktır.

Yorum Bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Diğer Yazılar

Zetyazilim Zetyazılım Tarafından Hazırlanmıştır.