single-image

MATEMATİĞİ SEVMİYORUM (!)

Günlük hayatta; matematiği sevmiyorum, matematik çok zor, matematiği yapamıyorum gibi cümlelerle pek sık karşılaşıyoruz. Peki, bunun altında yatan asıl sebep nedir?

Matematik birçok kişiye göre sayıların karmaşıklığı olarak belirtilse de aslında matematik biçimlerin ve niceliklerin yapılarını, özelliklerini, aralarındaki bağıntıları tümdengelim metodu ve akıl yürütme yoluyla inceleyen ve aritmetik, geometri, cebir gibi dallara ayrılan bilimdir.

‘’Hayat iki şey için güzel; matematiği keşfetme ve öğretme.’’ diyen Simeon Poisson’un tersine neden matematik birçok kişinin korkulu rüyasıdır?

Matematiksel gelişim bebeklikten başlar ve ilerleyen yıllarda da gelişimin boyutu artarak devam etmektedir. Peki, bu gelişim çocuklar okula başladığında duraksar mı veya geriler mi diye sormaktan da vazgeçemiyoruz. Ama hayır, gerileyen tek bir şey var o da çocuğun gelişimi değil matematiğe olan ilgisi. Somut kavramlardan soyut kavramlara doğru ilerledikçe çocuklarda çok büyük bir anlam karmaşası oluşuyor. Tabi buna bir de çevresel faktörler eklenince içinden çıkılamayacak bir korku ve endişe durumu meydana geliyor. Bu sorunu ortadan kaldırabilmek veya en az seviyeye indirebilmek için günlük hayatı örneklendiren problem durumları oluşturmak ve öğrencilerin dikkatini çekmek oldukça önem kazanıyor. ‘‘Bu öğrendiğimi ben nerede kullanacağım?’’ sorusu yerini, matematiği günlük hayatla bağ kurmaya bırakıyor.

Matematik sadece sayılardan ibaret değildir. Hayatın her alanında sebep-sonuç ilişkisini kurmamızı sağlar. Olasılık, teknoloji, müzik, tıp ve zaman ölçme gibi birçok alanda ve her anımızda var olan matematiğe ön yargılı bakmak yerine onu anlamaya çalışmak, birçok farkındalığa erişmek için açılan bir kapıdır.

Yorum Bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Diğer Yazılar

Zetyazilim Zetyazılım Tarafından Hazırlanmıştır.