single-image

KAVRAMLAR VS BALONLAR

Kimilerimiz güncel ve adı sıkça geçen kavramlara ilgi duyuyor, araştırıyor, merakla içeriğini öğreniyor ve imkân bulabilirse eğitimini almaya gayret gösteriyor. Kimilerimiz de bunlara yüzeysel bir şekilde ilgi duyuyor ama bu kavramların sadece açılımını öğrenmekle ve “Ne güzel bir şey, çok harika, gerçekten süpermiş, bayıldım!” demekle yetiniyor. Ancak bahsedilen kavramı cümle içinde kullanması gerekirse ortaya Cem Yılmaz ve kondansatör kelimesi arasındaki ilişkiye benzer bir ilişki çıkıveriyor. (bkz. “Babamın kondansatörü var, ben dün kondansatör gördüm.“ vb.)

“Sözün özü” diyenden hep çok korkmuşumdur ama sözün özü, bu kavramlar; altları doldurulmadıkça, geliştirilmedikçe veya gereği gibi uygulanmadıkça, doğum günü partisinin başında rengârenk, tombulca şişirilmiş fakat parti bitince, karınlar doyup da pistlerdeki çılgın figürlü dansların sonu gelince, kıyıda köşede hayata küsen, içi boşalan ve üzerinde soyut bir üzgün ve gözü yaşlı emoji taşıyan sönük balonların kaderini paylaşmaya mahkûm oluyorlar.

Bu kavramların, tam da yukarıda benim yaptığım gibi parti balonu ile kıyaslanmasına fırsat vermemek ve yerine ulaşmasına katkıda bulunmak adına, öncelikle kişi veya kurumların bizler için eğitim öncelikli de olsa hangi alanda olursa olsun, bu kavramların çıkış noktalarını inceleyip, araştırıp, amaç ve kazanım yani çıktılarını değerlendirip, sonrasında da uygulama aşamalarını planlamaları, en önemlisi bu yaklaşımların sadece tanıtım veya PR çalışmalarında yer almak için değil, öncelikli olarak bireyleri geliştirmek için tasarlandığına ikna olmaları gerekmektedir.

Yukarıdaki yolu izleyen, bu noktada ciddi çalışma ve araştırmalar yaparak doğru uygulamalar ile bu yaklaşım veya tekniklerden verimli ve ilkeli bir plan dâhilinde faydalanan birçok kişi, kurum veya kuruluş var ülkemizde ve dünyada. Bu güzel örnekleri bizlere sağlayan, umut vadeden, nicelik arayışını bir kenara bırakıp istikrarlı bir şekilde niteliği gözeten, işin derinine inerek bunu hem felsefi hem de işlerlik manasında kurum kültürüne katabilmiş birçok kurum ve kuruluşu tenzih ederek devam etmek isterim ki; bunun tersi örneklerde yani sadece broşürlerde yer alan aslında var-mış gibi ama derinlerde bir yandan da yokmuş gibi olan durumlarda çevrede oluşan kirlilik, hem kavramların içini boşaltıyor hem de haksız bir rekabete sebep oluyor.

Bir kurumda veya kişilerin yürüttükleri benzeri girişimlerde, şayet nitelikten ziyade nicelik ve vitrin çalışmaları önceleniyor ve henüz ortada yeterli bir alt yapı, profesyonel gelişim veya planlama desteği yokken, reklam panolarında yer alan ve sıklıkla yabancı bir dilde slogan veya kısaltma şeklinde karşımıza çıkan bu kavramların yeterince benimsenmediği ve gereği gibi uygulanmadığı durumlarda, insanların algısı yanlış yönlendirilebiliyor ve dahası bunlar kısa vadede işe yarıyor (!) gibi görünse de uzun vadede nostaljik bir Türk filmi bitiminde, mutlaka ama mutlaka ettiğini bulan bir karakterin benzer sonunun yaşanması kaçınılmaz oluyor. Zira bazen görünen köyün de kılavuz istediği durumlar olabiliyor. 

Şimdi bu tespiti ya da sorunu ortaya koyduktan sonra, naçizane fikirlerimi  belirtmeden, tespitimi söyleyip gidivermeye gönlüm el vermeyeceği için, dilim döndüğünce ve kalemim yettiğince bunları sizlerle paylaşmak isterim.

Şayet kurum olarak benimsediğiniz, kendi kurumunuza uygun bir eğitim modeli oluşturmak, vizyon ve misyonunuza uyan ve kurum felsefesini destekleyen özgün bir sistem geliştirmek istiyorsanız ve bu sadece tanıtım ve broşürler için değilse, öncelikle bu eğitim modelinin  şekillenebilmesi ve kurum dokusu ile tam uyumu ve entegrasyonu yakalayabilmesi için her branştan öğretmenlerin birliği ile oluşan akademik bir ekip kurmak amaca yönelik bir başlangıç olabilir. Sonrasında, bahsedilen modelin harflerine bakıp bakıp yan yana gelince çok havalı ve derin mesajlar iletiyor gibi durduğu illüzyonuna kapılmak yerine, eğitim modelini oluşturan her harfin bir bileşeni ve felsefeyi temsil ettiğini öncelemek, ön görülen modelin ne anlama geldiğinin ve harflerin her birinin neyi amaçladığının plan, programının çizilmesi ve yapılandırılması, eğitim modelinin kurumun kullandığı müfredatlara giydirilmesi, buna göre ölçülüp biçilerek gerekli tadilatların yapılması, “uygulama, üretim, yansıma ve etki” dörtlüsünün sırayla hayata geçirilmesinin sağlanması için gerekirse uygulama atölyeleri, beceri atölyeleri veya dersliklerin kurgulanması ve bunu yaparken öğrencinin hem mutlu olacağı hem de üreteceği abartısız ancak işlevsel mekân tasarımları yapılması faydalı olabilir.

Gerek kurumun farklı yaklaşımlardan esinlenerek ve kurum çerçevesi, misyonu ve vizyonu düşünülerek kendi tasarladığı özgün modeller, gerekse faydası onaylanmış, dünya çapında yaygın bir şekilde uygulanan ve kullanılan yaklaşımlar, teknik ve metotlar, hemen hepsinin çıkış noktası düşünme becerilerini aktive etme, teorik bilgiyi pratiğe transfer etme, uygulama yaparak, yaşayarak öğrenme, üretimi ve yansıtmayı destekleyerek öğrenileni hayata geçirmeye teşvik etme ve kalıcı kılmayı hedefler. 

Kişilerin, kurumların ve eğitimin içinde olan hemen herkesin bilincinde olduğu gibi aslında tüm bu modeller ve uygulamalar ancak gerçekten çıkış noktalarındaki hedefler gerçekleştirildiğinde ve somut olarak hayata geçirildiğinde anlam kazanır ve faydalı olur. Bu sebeple benimsenen yaklaşımlar veya model her neyi amaçlıyorsa, her yaştan ve her yetenekten eğitimcinin birlikte çalışıp geliştirdiği, uygulama esnasında devamlı olarak geri ve ileri bildirim mekanizması ile şekillenen, üretime ve uygulamaya dayalı bir dinamiğe sahip olmalıdır.

Uygulama esnasında, teknik ve model alt yapısı ile alakalı planlanan ve profesyonel gelişimi destekleyen öğretmen eğitimi atölyeleri oluşturulmalı ve bunun için ilk başlarda bu alanda profesyonel isimlerden faydalanmak katkı sağlayabileceği gibi, kurum içindeki potansiyel öğretmen gücü de değerlendirilerek eğitimcilerin birbirinden de öğrenmesine fırsat verecek ortamlar geliştirilmelidir.

Unutulmamalıdır ki,  bu yaklaşım ve modellerin birçoğunun isimleri yabancı, açılımlarınınsa akılda tutulması hayli zor olabilir hatta bazen bu bilinmezliğe sırf bu gizemli duruştan dolayı bile vurulabiliriz. Ancak hemen hemen hepsinin ortak bir çıkış noktası vardır ki, o da “teknik veya teorik bilgiyi hayata geçirme”. Bu sebeple zamanında devlet okullarımızda iş teknik ve ev ekonomisi dersi alarak / yaparak, keserek, biçerek, boyayarak, ölçerek ve hesaplayarak, bu amaca özel atölyelerde kendi kalemliklerini yapan, kendi resim çerçevelerini, çekmecelerini vb. eşyalarını oluşturarak veya oluşturulmasına rehberlik ederek büyüyen neslin öğretmenlerinden, köy okullarımızda canla başla görev yapmış, çocukları ile birlikte soba tamir ederek, kendi kara tahtasını yaparak, bahçeyi çiçeklendirip, kırılmış malzemeleri onararak ve çevreyi güzelleştirmek amacıyla ekip biçerek aslında son yıllarda bahsedilen tüm popüler ve gittikçe rağbet gören yaklaşımları bizzat uygulayan ve henüz bu kadar “moda” değilken yıllar evvel bu deneyimi doğal yollarla yaşamış deneyim sahibi kişiler ile diğer yandan  bu işin akademik eğitimini almış, kurgu ve planlama aşamalarını yapılandıracak eğitimcilerin birlikte, iş bölümü yaparak ve paylaşarak çalışması ve bu güçlerin birleştirilmesi mutlaka müspet sonuçlar verecektir.

Ne dediğimizden ziyade, nasıl yaptığımızı konuştuğumuz ve işin içinde olan, emek veren ve hizmet alan herkes adına gerçekliğin ve faydanın amaçlandığı ve kurgulandığı, “gerçekten” yapılanların anlatıldığı ve dinlenildiği tecrübe ve örneklerin çoğalmasını dilerim tüm kalbimle… Aksi halde günün sonunda bu tanımın dışında kalan hemen her şey ne inkâr, ne itiraf bu yalnızca S(İ)TEM düzeyinde kalabiliyor öylece, ama kalmasın. Dilerim kalmasın…

8 Yorumlar
  1. Nilüfer 3 yıl ago
    Reply

    Süper süper derinlik harika yazı👍

    • Rukiye Şahin 3 yıl ago
      Reply

      Çok teşekkür ederim. Güzel sözleriniz motive etti, mutlu etti.

  2. Alp Arslan 3 yıl ago
    Reply

    Hocam süpersiniz

    • Rukiye Şahin 3 yıl ago
      Reply

      Çok teşekkür ederim.

  3. dogan 3 yıl ago
    Reply

    cok iyi bi yazi olmus

    • Rukiye Şahin 3 yıl ago
      Reply

      Çok teşekkürler.

  4. ecehan84@hotmail.com 3 yıl ago
    Reply

    Sürdürülebilir beceriler üzerine inşaa edilen her metod sağlıklı olur diye düşünüyorum. Uygulanan yöntemde verimli geri dönüşler alınıyorsa, verilen beceri yada eğitim hayatta kişiye bir fayda sağlayıp yeni düşünceler yeni fikirler yaratmasına sebep oluyorsa ya da kişi içi dolu bir eğitim alarak bu benim gelişimimi tamamladı diyebiliyorsa faydalıdır. O yüzden her eğitim değilde sonuçları boşlukta kalmayacak, balon olmayan eğitimler çok daha ileri götürür bireyleri ve minikleri. Yazınız yine çok çok önemli konulara değindi! Kaleminize sağlık!

    • Rukiye Şahin 3 yıl ago
      Reply

      Bu ortak paydalarda birleşmek, umut veriyor ve mutlu ediyor. Çok teşekkür ederim bu detaylı değerlendirmeniz ve kıymetli yorumunuz için.

Yorum Bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Diğer Yazılar

Zetyazilim Zetyazılım Tarafından Hazırlanmıştır.